Haldun Özen tarafından büyük bir çabayla muhafaza edilen, Türk eğitim tarihine büyük katkıları olan düşünür ve bilim insanı Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu koleksiyonu, Baltacıoğlu’nun el yazısı makalelerini, bazı kitaplarının kendi el yazısı müsveddelerini, Baltacıoğlu’nun dostları ve arkadaşlarıyla yaptığı yazışmaları, Yeni Adam gazetesinin orijinal provasını, eşi, yazar Samime Baltacıoğlu’nun yayınlanmış yazılarını, kızı, ressam Fadime Baltacıoğlu hakkında çıkan gazete yazılarını ve fotoğrafları içeriyor.
Bu koleksiyonu Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu ile ilgili bir belgeler bütünü olarak tanımlamak yerine farklı kuşaktan iki entelektüel arasındaki dostluğa ışık tutan bir koleksiyon olarak nitelendirmek daha isabetli olur. Otuzlu yaşlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş, bir profesör olan Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu ile onun gayri-resmi öğrencisi, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuklarından 1933 doğumlu, İstanbul'da mühendislik eğitimi almış, ancak sosyal bilimlere de ilgi duyan Haldun Özen arasındaki dostluk. Bu aynı zamanda dünya görüşleri ve düşünce gelenekleri birbirine benzemeyen, Kemalizm’in milliyetçi-muhafazakar yorumunun önde gelen temsilcilerinden Baltacıoğlu ile sol muhalefetin önemli isimlerinden Özen’in, sıra dışı dostluklarının belgelendiği bir koleksiyondur.
Bu koleksiyonu Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu ile ilgili bir belgeler bütünü olarak tanımlamak yerine farklı kuşaktan iki entelektüel arasındaki dostluğa ışık tutan bir koleksiyon olarak nitelendirmek daha isabetli olur. Otuzlu yaşlarında Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık etmiş, bir profesör olan Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu ile onun gayri-resmi öğrencisi, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuklarından 1933 doğumlu, İstanbul'da mühendislik eğitimi almış, ancak sosyal bilimlere de ilgi duyan Haldun Özen arasındaki dostluk. Bu aynı zamanda dünya görüşleri ve düşünce gelenekleri birbirine benzemeyen, Kemalizm’in milliyetçi-muhafazakar yorumunun önde gelen temsilcilerinden Baltacıoğlu ile sol muhalefetin önemli isimlerinden Özen’in, sıra dışı dostluklarının belgelendiği bir koleksiyondur.
İstanbul doğumlu Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu (1886-1978), ilkokul öğrenimini bitirdikten sonra, orta öğrenimini Fevziye Rüşdiyesi ve Vefa İdadisi’nde tamamladı. 1909 yılında, Darülmuallimin müdürü olan ünlü pedagog Mustafa Satı Bey tarafından, pedagoji ve el sanatları konusunda araştırma yapması için Paris, Londra, Belçika, İsviçre ve Almanya’ya gönderildi, bu kentlerde eğitim dünyasına dair incelemeler yaptı. 1913 yılında Darülfünun’da pedagoji dersi vermeye başlayan Baltacıoğlu, bu görevi 1933’e dek aralıksız sürdürdü. 1923 yılında Darülfünun eminliği yapan, Türkiye’nin ilk rektörü sıfatına sahip Baltacıoğlu, “Eğitim Reformu Akımı”nın Türkiye’deki en büyük temsilcisiydi ve eğitim, sosyoloji, felsefe ve halk eğitimi ve din konularıyla ilgili eserler kaleme almıştı.
Bu koleksiyonun günümüze ulaşmasını sağlayan Haldun Özen (1933-2002), ilk, orta ve lise öğrenimini sırasıyla Zonguldak, Ankara ve İstanbul’da tamamladıktan sonra, 1958 yılında mühendislik mesleğine adım attı. Etibank, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İmar ve İskân Bakanlığı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görev yaptı. 1983 yılında, 1402 sayılı Sıkıyönetim yasası uygulamalarını protesto etmek amacıyla görev yaptığı üniversiteden istifa etti. Özen aynı zamanda İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucu üyesi ve Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Girişim Kurulu üyesidir.
Bu koleksiyonun günümüze ulaşmasını sağlayan Haldun Özen (1933-2002), ilk, orta ve lise öğrenimini sırasıyla Zonguldak, Ankara ve İstanbul’da tamamladıktan sonra, 1958 yılında mühendislik mesleğine adım attı. Etibank, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, İmar ve İskân Bakanlığı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde görev yaptı. 1983 yılında, 1402 sayılı Sıkıyönetim yasası uygulamalarını protesto etmek amacıyla görev yaptığı üniversiteden istifa etti. Özen aynı zamanda İnsan Hakları Derneği, Dil Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucu üyesi ve Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Girişim Kurulu üyesidir.
Haldun Özen’in Baltacıoğlu ile dostluğu, 1950’li yıllara uzanıyor. Koleksiyondaki en erken tarihli mektup 1951 yılına ait. Baltacıoğlu’na yazılan bu mektup, Özen’in Baltacıoğlu’nun çalışmalarına ve Yeni Adam dergisine duyduğu ilginin en önemli kanıtlarından biri. Bu mektuplaşmalar neticesinde, Özen, 1960’larda, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde sürdürdüğü doktora çalışması sırasında Baltacıoğlu’nun asistanı olur ve birlikte dönemin en önemli fikir, kültür ve edebiyat dergisi olan Yeni Adam’ın çıkarılması için çalışırlar.
Baltacıoğlu’nun önemli uğraşlarından birisi de grafolojidir. Baltacıoğlu grafolojiyi şu şekilde tanımlar:
“Yazıdan anlama bir bilim ihtisas işidir. Batılılar bu bilim adına “Grafoloji” diyorlar. Bu bilim adamlarına da grafolog diyorlar. Grafoloji bilimi yazı ile yazan arasındaki dayanışmayı ve neden ve sonuç ilişkisini araştırır. Bu ilintiyi aydınlatır. Böyle anlaşılan grafoloji psikolojinin bir kolu, yazı psikolojisi demektir.”
Grafoloji biliminin kişiliğin belirlenmesinde oldukça önemli rol oynadığı iddia eden Baltacıoğlu, grafologların suçluların tespiti için Türk Mahkemeleri’nde bilirkişi olarak kullanılması gerektiğini düşünür.
Baltacıoğlu, Özen’in el yazısını analiz ettiği 26/1/1953 tarihli mektubunda şunları belirtir:
“Haldun Özen’in zekasını karakterlendiren belli başlı özellik açıklık, kesinliktir. O olayları apaçık görmek istiyen bir insandır. Her konuyu, her olayı tam bir aydınlığa ulaştırmak için çalışır. Matematik kesinlik, onun için her türlü düşüncenin ideal karakteridir.
Haldun Özen’in duygu yaşayışında bulduğum en büyük karakter çekingenliğidir. Hatta bir dereceye kadar kendisinde topluluk korkusu var diyeceğim. Onun düşüncelerinde bulduğumuz açıklık, kesinlik karakterleri duygu oluşlarında da vardır. Her türlü lekeden arınmış olmak, arılık bu oluşların belli başlı karakteridir. Ruhu komplekslerle örülmüş insanlar vardır. Haldun Özen onlara hiç benzemez. İç yaşayışı engin olmakla birlikte, sessiz, dingindir.
Haldun Özen’in bu iç yaşayışını bir karakterle daha belirtebiliriz. O da alçakgönüllülükle bağdaşan gururudur. Topluluğa karşı çekingenliği de bu gururdan geliyor diyebilirim.”
Baltacıoğlu’nun en önemli eserlerinden biri Pedagojide İhtilal’dir (1964). Baltacıoğlu’nun pedagoji felsefesini ele alan ve İçtimai Mektep (1942) adlı eserlerindeki eğitim ilkelerine açıklık getiren bu eser, yalnız Türk okullarını değil, bütün dünya okullarını eleştirmekte ve eğitim göreneklerini sorgulamaktadır. Baltacıoğlu kitabında çocukların sosyal insan olarak yetişmelerinin öneminden bahseder:
“Sosyal insan bir yandan millî kişiliği, bir yandan da medenî kişiliği olan insan demektir. Birinci kişiliği veren kültürdür, ikinci kişiliği veren de tekniktir. Milli kişilik, millî gelenekleri taşıyan kişilik demektir. Yanlış anlaşılmasın, millî geleneklerin bilgisini değil kendisini taşıyan kişilik demek istiyorum. Bu gelenekler şunlardır: Din, Dil, Sanat...”
“Biz bir türlü pedagoji anlıyoruz, o da okul sıralarında oturtan, kitap okutan, bilgi ezberleten imtihana, sınava hazırlıyan, memurluğa imrendiren pedagoji! Benim aradığım ne Tanzimat pedagojisi, ne Meşrutiyet devrine yakışan, yaratıcı insanı, yaratıcı Türkü yetiştiren, yaratıcı pedagojidir.”
“Biz bir türlü pedagoji anlıyoruz, o da okul sıralarında oturtan, kitap okutan, bilgi ezberleten imtihana, sınava hazırlıyan, memurluğa imrendiren pedagoji! Benim aradığım ne Tanzimat pedagojisi, ne Meşrutiyet devrine yakışan, yaratıcı insanı, yaratıcı Türkü yetiştiren, yaratıcı pedagojidir.”
Jean-Jacques Rousseau, Henri Bergson ve Emile Durkheim gibi düşünürlerden etkilenen ve bu düşünürlerin eğitim, felsefe ve sosyoloji alanındaki görüşlerine dair tartışmalar yürüten, ayrıca Ziya Gökalp’in fikir ve görüşlerini yeniden yorumlayan Baltacıoğlu gazete ve köşe yazılarında Türkiye toplumunda kalkınma, ilerleme, siyaset gibi birçok konuda fikirlerini dile getirmiştir.
Baltacıoğlu’nun önemli yönlerinden biri de Kuran-ı Kerim’i Türkçeye yeniden çevirmesidir. Oldukça fazla çeviri varken, Kuran-ı Kerim’i neden çevirdiği sorusu kendisine yöneltildiğinde şu cevabı verir:
“Eski çevirmeler Arapça kırması, bozuk bir dilledir. Yanlışlarla doludur. Bu yanlışların arasında “kendinizi öldürünüz” diye inanılmayacak kadar fahiş olanları vardır. Bu çevirmelerin arasında müstehcen anlamları düşündürecek kadar Türkçesi bozuk olanları da vardır. Bu yanlışları yapan zümre, bizim nesle “İslamiyette kavmiyet yoktur” diye milliyetçiliğin aleyhinde öğütler de vermiştir. Kur’an doğru olarak anadilimize çevrilecek olursa, Kur’an’ın milliyetçi bir kitap olduğu görülecektir. Ben Kur’an ana diline çevrilmelidir, diyerek Süleyman Çelebi’nin ibadet haline gelen Mevlid dili, Yunus Emre’nin dili gibi gelenekli Türkçeye çevrilmesini düşünüyorum. Sonra Kuran’ın bugünkü müsbet ilimlerin karşısında bütün gücüyle, ululuğuyla ayakta kalacak bir tefsiri de yapılmalıdır.”
Gençlik, Aralık 1961, yıl 6, sayı 16
1957 yılında gerçekleşen Sekizinci Türk Dil Kurultayı heyetince Baltacıoğlu’na Kuran’ı Türkçe’ye çevirmiş ve yayınlamış olması nedeniyle teşekkür edilir.
Toplumsal ve siyasal meselelerle oldukça kafa yoran ve bu alanlara dair üreten Baltacıoğlu’nun ilgi alanları arasında güzel sanat dalları da bulunuyordu. Türk sanat yazılarında ihtisası bulunan ve hattat unvanını kazanmış birisi olarak, 6 Kasım 1962 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazdığı bir dilekçede Baltacıoğlu şunları dile getirir:
“Türkiye’de camiler yapılmaktadır. Bu camilerin kapıları, mihrapları, minberleri üzerine, kubbeleri etrafına asılan levhalar gelişigüzel hazırlanmaktadır. Çok defa da sanat değeri taşımamaktadır. Türkler gibi plastik sanatlarını dünyanın üç kıtasına yaymış, bu sanatlarda insanlara örnek olmuş, yol göstermiş olan bir millet için bu durum acıklıdır. Uygun bulursanız bu sanat yazıları levhalarını hazırlama işini üzerime alabileceğim. Böylelikle mabetlerimize asılabilecek değerde sanat eserleri meydana getirilmiş olacaktır.”
Haldun Özen’in ilişkisi sadece Baltacıoğlu’nun kendisiyle sınırlı kalmamıştır. Baltacıoğlu’nun kızı Fadime Baltacıoğlu ile de yazışmaları bulunan Özen, Baltacıoğlu’nun birçok yerde sergi açmasında kilit bir rol oynamıştır.